
Marka Tescili Nedir?
Marka tescili (trademark), telif hakkı (copyright) ve patent (patent) her ne kadar günlük dilde sürekli birbirlerinin yerine kullanılsalar da aslında birbirlerinden oldukça farklı kavramlardır. Telif hakkı, genelde edebi yapıtlar, filmler, müzik kayıtları gibi sanatsal eserlerin basım yayın ve çoğaltma haklarını eserin sahibinin elinde bulundurmasıdır. Patent, bilimsel bir buluşun haklarının kime ait olduğunu gösteren belgedir. Marka tescili ise, daha çok iş ve ticari alanda kullanılır.
Marka tescilinin ayrıntılarına eğilmeden önce marka kavramının üzerinde duralım. Marka, sözlükteki tam karşılığıyla “Bir ticari malı, herhangi bir nesneyi tanıtmaya, benzerinden ayırmaya yarayan özel ad veya işaret.” Anlamına gelmektedir. Mecazi olarak “saygın, nüfuzlu kişi” anlamında da kullanılır. Marka tescili ise, her ülkede farklı bürokratik sistemlerle işleyen lakin ortak bir amaca, markanın adının ikincil kişiler tarafından marka sahibinin onayı olmaksızın kötüye kullanımının engellenmesi amacına, hizmet eden bir süreçtir. Ülkemizde marka tescili başvuruları, Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılır. Başvurunun onaylanması belirli koşullara bağlıdır ve onay süreci ortalama 10 ayı bulabilir. Bu süre, Avrupa Birliği ve Amerika’da marka tescil başvurularının ortalama onaylanma sürelerinden oldukça kısadır. Japonya’da ortalama onay süresi 24 aya yakındır. Türkiye’de inovasyonu hızlandırabilmek adına tescil sürecini hızlandırma çalışmaları yapıldığı ilgili kişiler tarafından öne sürülmektedir.
™(Trademark) tescil başvurusu onay bekleyen markaların logolarına koymakla mükellef olmadığı ama çoğunlukla koyduğu evrensel bir işarettir. ® işareti ise tescil edilmiş bir şekilde kullanılan markaların (müseccel marka da denmektedir) kullanma zorunluluğu olmayan ancak genellikle kullandıkları evrensel semboldür.
Marka konusunda doğru bilinen yanlışlar vardır. Yalnızca ürün ve hizmetlerin marka olduğu düşünülür ancak bu tam olarak doğru değildir. Kişiler, şehirler, hatta sosyal kuruluşlar bile marka olabilir. Ayırt edici bir sembolleri, sloganları ve marka değerleri vardır. Örneklemek gerekirse, Melbourne şehrinin kendine has bir logosu, Vegas’ın ise kendine has bir sloganı vardır. (Vegas’ta olan Vegas’ta kalır.) Yani yalnızca marka ürünler (Elidor, Nescafe) ve marka hizmetler (Hilton, Kamil Koç) yoktur. Marka şehirler (Amsterdam, New York), marka kuruluşlar (LÖSEV, Greenpeace) ve daha niceleri de vardır.
Gelişen teknolojiyle birlikte, markalaşma da gelişmiştir. Sesler de marka olarak tescil edilebilir. Ocak 2017’den beri ülkemizde de bu durum geçerlidir. Buradan anlamamız gereken, yine ayırt ediciliği dolayısıyla bize belli bir ürünü veya hizmeti çağrıştıran seslerdir. Örneğin coca cola reklamlarında muhakkak duyduğumuz, ve herhangi bir yerde duyduğumuzda göremesek de direk coca colayı hatırladığımız bir ses vardır. Kapak açılıp bir kutu içeceğin bardağa dökülme sesinin kendine has bir tonlamayla harmanlanıp coca cola reklamlarında kullanıldığını hepimiz biliriz yahut da bir yerde denk gelmişizdir. Daha da iyi anlaşılması adına bir örnek daha vermek gerekirse, Iphone telefonlar çaldığında duyduğumuz bir ses vardır, bu ses Apple’a aittir ve herhangi bir dizi filmde duyduğumuzda filmdeki karakterin Apple marka telefonu olduğunu aklımıza getiririz, bunu anlamak için telefonun üzerindeki Apple logosunu görmemize gerek yoktur, o kendine has çalma sesini duymamız yeterlidir.
Marka Tescili Neden Önemlidir?
Bilmemiz gereken bir diğer konu da bazı ürünlerin onları üreten markaların adıyla anıldığıdır. Örneğin kot, aslında bir markadır. İlk çıktığında marka adı olarak ortaya çıkmıştır. İlerleyen yıllarda, farklı markların ürettiği tüm benzer tarzlı ürünler, kot markasının adıyla anılmıştır. Jet Ski, aslında bir marka adıdır. Kawasaki isimli firmanın ürünüdür. Eğer bindiğiniz Jet Ski, Kawasaki tarafından üretilmediyse, yalnızca bir su motoruna biniyorsunuz dur aslında, jet skiye değil.
Marka Tescili Nasıl Yapılır?
Peki markanın tescil edilme süreci nasıl işler? Önce Türk Patent Kurumu’na başvuru yapmak gerekir. Bu başvuru iki türlü olabilir: Bireysel ve vekil aracılığıyla. Marka ve patent hukukunda uzmanlaşmış hukuk firmaları genellikle tercih edilir çünkü zaten uzun ve yorucu olan bu bürokratik süreç, başvurunun reddedilmesi durumunda daha da zahmetli hale gelmektedir. Başvurunun kabul edilme hususlarından başlıcası ayırt ediciliktir. Marka aynı zamanda, Türk Patent Kurumu’nun marka kılavuzuna göre “çizimle veya benzer bir şekilde” ifade edilebilmelidir. Basite indirgemek gerekirse grafik tasarımı şeklinde diyebiliriz. Ayırt edicilik dendiğinde, herhangi bir başka markadan en ufak bir tartışmaya yol açmayacak şekilde ayırt edilebilmesini anlamalıyız. Özgün, ayırt edici her türlü isim, kelime, sembol, slogan, şekil marka olarak tescil edilebilir. Ayrıca markanın simgesi olarak tescil edilen şekillerin, tanımlayıcı niteliğe sahip olması ve isimle beraber kullanıldığında ismi pekiştirici nitelikte olmaması gerekir. Yani o sembol, isimsiz de kullanıldığında ayırt edilebilir olmalıdır. Aksi halde mutlak red sebebidir. Ayırt ediciliği daha da anlamlandırmak için, yukarıda markayı tanıtırken kullandığımız örneklerden de yararlanabilirsiniz.
(Tercihen) profesyonel bir vekil tuttunuz, peki sonra ne olacak? Bu vekil, eğer marka sahibi tüzel kişiyse faaliyet belgesi, vergi levhası, vekaletname (varsa), başvuru ücreti dekontu (her bir marka için ayrı ayrı 250 TL), marka örneğinden oluşan bir dosya hazırlar. Eğer marka sahibi gerçek kişiyse marka sahibinin vekili, TC kimlik fotokopisi, varsa vekaletname (marka sahibi vekil tutmamışsa bireysel başvuruyorsa vekaletnameye gerek yoktur), marka örneği ve dekont ile başvurur. Yukarıda da değindiğimiz gibi, ortalama 10 aylık bir sürenin ardından kabul ya da ret şeklinde bir cevap gelir. Red gelmişse itiraz talep edilebilir. İtiraz halinde toplam onay süresi 20 aya kadar uzayabilmektedir. Bütün eksiklikler giderildikten sonra “Marka Tescil Belgesi” alınmış olur. Belgenin 10 yıl geçerliliği vardır. Tescil süresinin dolmasının ardından, 6 ay içerisinde yenilenme ücreti yatırılarak (840 TL) markadan ve sağladığı tüm yararlardan tasarruf etmeye devam edilir. Eğer tescil süresinin dolmasının ardından geçen 6 aylık süre kaçırılmışsa, ve marka kullanılmaya devam edilmek isteniyorsa, 1630 TL ödenir. Aynı zamanda marka, tescil süresi olan 10 yıllık süre içinde, 5 yıl boyunca kullanılmazsa, tescil kaydı sicilden silinir.
Peki hem markanızı hem yurt dışında, hem Tükiye’de kullanmak istiyorsanız ne yapmalısınız? Türkiye’de tescil ettirdiğiniz markayı yurt dışında da tasarruf edebilir misiniz? Bu sorunun cevabı iki türlü incelenebilir. Madrid Sistemi’ni hesaba katarak ve katmayarak. Normal şartlar altında ortak bir sözleşmeyle birbirlerine bağlanmış ülkeler dışında (Benelux ülkeleri; Lüksemburg, Belçika, Hollanda) her bir ülkenin ilgili marka kuruluşuna gidip ayrı evraklarla ayrı ayrı başvurmak zorundasınız. Benelux ülkeleri gibi, hukuksal açıdan bu alanda ortak bir kurum kurmuş ülkelerde, sadece ilgili kuruma başvurmanız yeterlidir. Kurum tarafından başvurunuz onaylanırsa, hem Belçika’da hem Hollanda’da hem Lüksemburg’da markanızla faaliyet gösterebilirsiniz. Ancak ilgili kurum (Benelux Marka Ofisi) başvurunuzu reddederse, bu üç ülkede de markanız tescilsiz olacaktır.
Madrid Sistemi (Madrid Sözleşmesi ve Madrid Protokolünün birleşmesinden oluşur) 106 ülkenin katılımıyla oluşan bir sistemdir, ayrı başvuru şekli vardır. Tek bir dil, tek bir belge kullanılarak sözleşmeye taraf olunan ülkelerden istenilenler seçilerek ve başvuru esnasında belirtilerek marka tescili için başvurmak anlamına gelir. Başvurulacak ülke sayısı arttıkça, ayrı ayrı başvuru yapılmasıyla Madrid Sistemi kapsamında başvuru yapılması arasındaki fiyattan kar miktarı artmaktadır. Yani başvurulacak ülke sayısı ne kadar fazlaysa, Madrid Protokolü kapsamında başvuru yapmak o derece daha mantıklıdır. Madrid Sistemi’ne karşı olanlar yurt dışına açılabilecek sermayesi olan büyük şirketlerin sözleşmenin sağladığı kolaylıklar sayesinde önünün daha da açılarak KOBİ’lerin varlığını tehlikeye düşmesinden endişe etmektedirler.
Özetle, tescilsiz markaların hukuki olarak korunduğu ülkelerden biri olmayan ülkemizde marka tescili, yatırımın kötü niyetli ellere geçmemesi ve marka üzerindeki her türlü tasarruf hakkını saklı tutma adına büyük önem taşır. Herhangi bir tecavüz durumunda marka sahibinin marka üzerindeki haklarını korumak adına ceza davası açabilmesi için, markayı tescil ettirmek gereklidir.
Yazar: Betül Bayrak